adânc
Romanian (Rumence) “adânc” Türkçe anlamı – English Meaning,
adânc (Rumence)
Anlam ve Kullanım / Meaning and Usage
Română: “derin; yoğun, şiddetli; derinlemesine”
English: “deep; profound, intense; deeply”
Kelime Türü / Part of Speech:
Sıfat (Adjective) / Zarf (Adverb) / Adjective (Adverb)
Eril ve dişil halleri aynıdır, nötr hali “adânc” veya “adâncă” şeklindedir.
TEMEL TANIMLAR VE ANLAMLAR / KEY DEFINITIONS AND MEANINGS
“Adânc” hem fiziksel hem de mecazi anlamda derinlik ifade eden çok yönlü bir kelimedir.
-
FİZİKSEL DERİNLİK (PHYSICAL DEPTH – Sıfat):
Bir yüzeyden tabana veya içeriye doğru olan büyük mesafe.
Exemplu / Örnek:
“Lacul este foarte adânc în centru.”
→ “Göl merkezde çok derin.”
→ “The lake is very deep in the center.” -
MECAZİ / SOYUT DERİNLİK (FIGURATIVE DEPTH – Sıfat):
Yoğun duygu, karmaşık düşünce veya büyük şiddet ifade etmek için kullanılır.
Exemplu / Örnek:
“A avut un adânc respect pentru el.”
→ “Ona karşı derin bir saygısı vardı.”
→ “He had a deep respect for him.”
“E o carte cu un adânc înțeles filosofic.”
→ “Bu, derin bir felsefi anlamı olan bir kitap.”
→ “It’s a book with a deep philosophical meaning.” -
ZARF OLARAK (As an Adverb):
“Derinlemesine”, “iyice” veya “dibine kadar” anlamlarında bir eylemin nasıl yapıldığını belirtir.
Exemplu / Örnek:
“A respirat adânc înainte de a vorbi.”
→ “Konuşmadan önce derin bir nefes aldı.” (derin derin nefes aldı)
→ “He breathed deeply before speaking.”
KÖKEN BİLGİSİ / ETYMOLOGY
Rumence “adânc” kelimesi, Latince “abditus” (gizli, saklı, derin) kelimesinden gelir. Latince kök, “ab-“ (uzakta) ve “dere” (koymak, yerleştirmek) fiilinin geçmiş zaman ortacı “ditus” birleşiminden oluşur. Dolayısıyla, kelimenin kökenindeki anlam “uzaklara, dibe doğru koyulmuş, gizli” olup fiziksel ve soyut derinlik fikrini taşır.
Akraba olduğu diğer kelimeler:
-
a adânci → derinleştirmek, kazmak (fiil)
-
adâncime → derinlik (isim)
-
adâncitură → çukur, oyuk (isim)
DİL BİLGİSİ NOTU / GRAMMAR NOTE
“Adânc” bir sıfat ve zarf olarak kullanılır. Sıfat olarak cinsiyete ve sayıya göre çekimlenir.
Çekimi:
-
Eril Tekil: un lac adânc (derin bir göl)
-
Dişil Tekil: o apă adâncă (derin bir su)
-
Nötr Tekil: un vis adânc (derin bir rüya) / o gândire adâncă (derin bir düşünce)
-
Eril Çoğul: niște lacuri adânci (bazı derin göller)
-
Dişil Çoğul: niște ape adânci (bazı derin sular)
Mukayese (Comparativ):
EŞ ANLAMLILAR & YAKIN ANLAMLILAR / SYNONYMS & RELATED WORDS
-
profund → derin, engin (genellikle mecazi anlamda) (profound)
-
intens → yoğun, şiddetli (intense)
-
înăuntru → iç, içeri (içeri doğru derinlik belirtir)
-
serios → ciddi (düşünce için) (serious)
ZIT ANLAMLILAR / ANTONYMS
-
suprafaţă → yüzeysel (superficial)
-
plat → sığ, düz (shallow, flat)
-
puțin adânc → derin olmayan
-
superficial → yüzeysel (hem fiziksel hem mecazi)
-
pueril → çocuksu, basit (puerile)
ÖNEMLİ İFADELER VE KALIPLAR / IMPORTANT PHRASES & COLLOCATIONS
-
adânc în pământ → yerin derinliklerinde (deep in the ground)
-
adânc în inima → kalbin derinliklerinde (deep in the heart)
-
adânc încordat → derinden gergin (deeply tense)
-
adânc îngropat → derine gömülmüş (deeply buried)
-
a se uita adânc în ochi → derinlemesine, gözlerinin içine bakmak (to look deep into the eyes)
-
gânduri adânci → derin düşünceler (deep thoughts)
-
respirație adâncă → derin nefes (deep breath)
ÖRNEK CÜMLELER / EXAMPLE SENTENCES
-
“Scufundătorii au explorat peștera adâncă.”
→ “Dalışçılar derin mağarayı keşfetti.”
→ “The divers explored the deep cave.” -
“Simt o durere adâncă în suflet.”
→ “Ruhumun derinliklerinde bir acı hissediyorum.”
→ “I feel a deep pain in my soul.” -
“Citește mereu cărți adânci despre filozofie.”
→ “Her zaman felsefe hakkında derin kitaplar okur.”
→ “He always reads deep books about philosophy.” -
“Adânc în pădure, există o cabană misterioasă.”
→ “Ormanın derinliklerinde gizemli bir kulübe var.”
→ “Deep in the forest, there is a mysterious cabin.” -
“Trebuie să respiri adânc și să te calmezi.”
→ “Derin nefes almalı ve sakinleşmelisin.”
→ “You need to breathe deeply and calm down.”