avantaj

« Back to Glossary Index

Romanian (Rumence) “avantaj” Türkçe anlamı – English Meaning,

avantaj (Rumence)

Anlam ve Kullanım / Meaning and Usage

Türkçe: “avantaj, üstünlük, yarar, fayda, kâr”
English: “advantage, benefit, edge, gain, profit

Kelime Türü / Part of Speech:
İsim (Noun) – Neuter


TEMEL TANIMLAR / KEY DEFINITIONS

  1. Üstünlük, Daha İyi Durum:
    Bir kişi veya durumun bir diğerine kıyasla daha iyi, daha elverili veya daha güçlü olduğu konumu ifade eder.

    • “Avantajul casei noastre este poziția centrală.”
      → “Evimizin avantajı merkezi konumudur.”
      → “The advantage of our house is its central location.”

    • “Echipa noastră are un avantaj clar.”
      → “Takımımızın belirgin bir avantajı/üstünlüğü var.”
      → “Our team has a clear advantage.”

  2. Fayda, Yarar:
    Bir şeyden sağlanan olumlu sonuç veya kazanç.

    • Care este avantajul de a face asta?”
      → “Bunu yapmanın faydası/yararı ne?”
      → “What is the advantage/benefit of doing this?”

    • Acest parteneriat aduce avantaje pentru ambele părți.”
      → “Bu ortaklık iki taraf için de avantajlar/getiriler sağlıyor.”
      → “This partnership brings advantages for both parties.”

  3. Spor, Oyun Terimi:
    Spor müsabakalarında, genellikle teniste, skor durumu berabere (40-40) olduktan sonra kazanılan ve maçı kazanmak için gereken sayıyı elde etme fırsatı.

    • “Nadal are avantaj! Meciul!”
      → “Nadal’ın avantajı var! Maç sayısı!”
      → “Nadal has the advantage! Match point!”


EŞ ANLAMLILAR & YAKIN ANLAMLILAR / SYNONYMS & RELATED WORDS

  • beneficiu → fayda, yarar (benefit, profit)

  • profit → kâr (profit)

  • câștig → kazanç (gain)

  • superioritate → üstünlük (superiority)

  • preponderență → ağır basma, üstünlük (preponderance)

  • plus → artı, ek fayda (plus, bonus)


ZIT ANLAMLILAR / ANTONYMS

  • dezavantaj → dezavantaj, sakınca (disadvantage)

  • inconvenient → sakınca, rahatsızlık (inconvenience, drawback)

  • pierdere → kayıp (loss)

  • minus → eksi, eksiklik (minus, drawback)


ÖNEMLİ İFADELER VE KALIPLAR / IMPORTANT PHRASES & COLLOCATIONS

  • un avantaj competitiv → rekabet avantajı (a competitive advantage)

  • un avantaj decisiv → belirleyici avantaj (a decisive advantage)

  • a avea un avantaj → bir avantaja sahip olmak (to have an advantage)

  • a oferi un avantaj → bir avantaj sağlamak (to offer an advantage)

  • a profita de un avantaj → bir avantajdan yararlanmak (to take advantage of an advantage)

  • de avantaj → avantajlı (advantageous – sıfat gibi kullanılır)

  • Avantajul casei! (Oyunlarda) → Ev sahibi takım avantajı! (Home advantage!)

  • A fi în avantaj → Avantajlı konumda olmak (To be in an advantageous position)


KÖKEN BİLGİSİ / ETYMOLOGY

Kelime, Fransızca “avantage” kelimesinden doğrudan ödünç alınmıştır. Fransızcaya ise “avant” (ön, ileri) kelimesinden ve “-age” (lık, lik) ekinden türemiştir. Dolayısıyla kelimenin kökünde “öncelik, önde olma” anlamı yatar. Bu da “avantaj” kavramının özünü oluşturur: bir konuda önde veya daha iyi durumda olma.


KULLANIM NOTLARI / USAGE NOTES

  • Dezavantaj“, “avantaj” kelimesinin en yaygın ve doğrudan zıt anlamlısıdır. Fransızca “dés-” (olumsuzluk öneki) önekinden türemiştir.

  • Avantajos” sıfatı, “avantajlı, kârlı, faydalı” anlamlarına gelir.

    • “O afacere avantajoasă.” → “Kârlı bir iş.” (“A profitable business.”)

  • Günlük konuşmada ve iş dünyasında çok sık kullanılan bir kelimedir.


ÖRNEK CÜMLELER / EXAMPLE SENTENCES

  1. “Cunoașterea limbilor străine este un mare avantaj pe piața muncii.”
    → “Yabancı dil bilmek iş piyasasında büyük bir avantajdır.”
    → “Knowing foreign languages is a big advantage on the job market.”

  2. Nu văd niciun avantaj în a amâna decizia.”
    → “Kararı ertelemenin hiçbir faydasını görmüyorum.”
    → “I see no advantage in postponing the decision.”

  3. “A reușit transforme dezavantajul în avantaj.”
    → “Dezavantajı avantaja dönüştürmeyi başardı.”
    → “He managed to turn the disadvantage into an advantage.”

  4. “Pregătirea noastră superioară ne-a dat un avantaj imens.”
    → “Üstün hazırlığımız bize muazzam bir üstünlük sağladı.”
    → “Our superior preparation gave us a huge advantage.”

  5. “Poziția geografică a țării este un avantaj major pentru turism.”
    → “Ülkenin coğrafi konumu turizm için büyük bir avantajdır.”
    → “The country’s geographical location is a major advantage for tourism.”

« Back to Glossary Index