palat
Romanian (Rumence) “palat” Türkçe anlamı – English Meaning,
palat (Rumence)
Anlam ve Kullanım / Meaning and Usage
Türkçe: “saray, köşk, büyük ve görkemli bina; damak (anatomi)”
English: “palace, mansion; palate (anatomy)”
Kelime Türü / Part of Speech:
İsim (Noun) – Nötr (Neuter). Çoğul hali: palate
TEMEL TANIMLAR / KEY DEFINITIONS
-
Saray, Köşk:
Hükümdarların, kraliyet ailelerinin veya yüksek rütbeli kişilerin ikamet ettiği, büyük, görkemli ve genellikle ihtişamlı bir yapı.-
“Palatul Regal din București este o atracție turistică importantă.”
→ “Bükreş’teki Kraliyet Sarayı önemli bir turistik cazibe merkezidir.”
→ “The Royal Palace in Bucharest is an important tourist attraction.” -
“Palatul Versailles este magnific.”
→ “Versay Sarayı muhteşemdir.”
→ “The Palace of Versailles is magnificent.”
-
-
Büyük ve Görkemli Bina:
Belirli bir amaç için inşa edilmiş, saray kadar büyük ve etkileyici olan herhangi bir bina (örneğin, kültür sarayı). -
Damak (Anatomi):
Ağzın tavanını oluşturan, sert ve yumuşak kısımlardan oluşan bölge.-
“Mâncarea i s-a lipit de palat.”
→ “Yemek onun damağına yapıştı.”
→ “The food stuck to his palate.” -
“Palatul osos” → Sert damak (hard palate)
-
“Palatul moale” → Yumuşak damak (soft palate)
-
EŞ ANLAMLILAR & YAKIN ANLAMLILAR / SYNONYMS & RELATED WORDS
Saray Anlamında:
-
conac → konak, malikane (mansion, manor house)
-
castel → şato, kale (castle)
-
reședință → konut, ikametgâh (residence)
-
curte domnească → hükümdar sarayı (royal court)
Damak Anlamında:
-
cerul gurii → ağzın damağı (roof of the mouth – gayriresmi)
ZIT ANLAMLILAR / ANTONYMS
Saray Anlamında:
-
colibă → kulübe (hut)
-
bordei → toprak kulübe (shack, hovel)
-
hambar → samanlık (barn)
Damak Anlamında:
-
bază → taban (base – doğrudan bir zıtlık değil, karşıt bölge)
-
jos → aşağı (down – doğrudan bir zıtlık değil, yön)
ÖNEMLİ İFADELER VE KALIPLAR / IMPORTANT PHRASES & COLLOCATIONS
-
Palatul Regal → Kraliyet Sarayı (The Royal Palace)
-
palatul parlamentului → parlamento sarayı (palace of the parliament)
-
palat cultural → kültür sarayı (palace of culture)
-
palat de justiție → adalet sarayı (palace of justice)
-
palatul mintii → zihin sarayı (mind palace – hafıza tekniği)
-
cerul gurii/palatul → damak (roof of the mouth/palate)
-
a avea un gust plăcut pe palat → damakta hoş bir tat bırakmak (to have a pleasant taste on the palate)
KÖKEN BİLGİSİ / ETYMOLOGY
“Palat” kelimesi, Latince “palatium” kelimesinden gelir. “Palatium”, Roma’da imparatorların ikametgâhı olan ve adını Palatine Tepesi’nden (Mons Palatinus) alan ünlü sarayın adıydı. Zamanla, “palatium” tüm dillere “saray” anlamını vermiştir. Anatomik anlamı isyse, ağzın “saray” veya “kubbeli tavan” olarak tasavvur edilmesinden kaynaklanır. Aynı kök, İtalyanca “palazzo”, Fransızca “palais”, İspanyolca “palacio” ve İngilizce “palace” kelimelerine de kaynaklık etmiştir.
KULLANIM NOTLARI / USAGE NOTES
-
Bağlam Çok Önemlidir: Kelimenin hangi anlamda kullanıldığını anlamak için cümlenin genel bağlamına bakmak gerekir. “Am o durere în palat” cümlesi anatomiyle, “Am vizitat un palat” cümlesi ise mimariyle ilgilidir.
-
Sıfat: “Palatial” (saraysı, saray gibi) sıfatı, görkemli ve büyük şeyleri tanımlamak için kullanılır. “O casă palatială” (Saray gibi bir ev).
-
Romanya’da Özel İsimler: Romanya’da birçok resmi ve tarihi bina “palat” olarak adlandırılır (ör. Palatul Parlamentului, Palatul Cotroceni).
ÖRNEK CÜMLELER / EXAMPLE SENTENCES
-
“Palatul Peleș este unul dintre cele mai frumoase palate din Europa.”
→ “Peleş Sarayı, Avrupa’daki en güzel saraylardan biridir.”
→ “Peleș Castle is one of the most beautiful palaces in Europe.” -
“Împăratul locuia într-un palat imens.”
→ “İmparator, muazzam bir sarayda yaşıyordu.”
→ “The emperor lived in a huge palace.” -
“Băutura este fină și plăcută pe palat.”
→ “İçecek ince ve damakta hoştur.”
→ “The drink is smooth and pleasant on the palate.” -
“Procesul are loc la Palatul de Justiție.”
→ “Dava, Adalet Sarayı’nda gerçekleşiyor.”
→ “The trial takes place at the Palace of Justice.” -
“Am ars palatul cu ceaiul fierbinte.”
→ “Sıcak çayla damağımı yaktım.”
→ “I burned my palate with the hot tea.”