adevăr

« Back to Glossary Index

Romanian (Rumence) “adevăr” Türkçe anlamı – English Meaning,

adevăr (Rumence)
Anlam ve Kullanım / Meaning and Usage
Türkçe: “gerçek, hakikat, doğru”
English: “truth; true, real, correct”

Kelime Türü / Part of Speech:
İsim (Noun – Nötr Cins) / Noun (Neuter Gender). Aynı zamanda ünlem ve zarf olarak da kullanılır.


TEMEL TANIMLAR VE ANLAMLAR / KEY DEFINITIONS AND MEANINGS
Adevăr” kelimesi, gerçeklikle uyumlu olan, olgulara ve gerçeğe dayanan şeyi ifade eder.

  1. GERÇEK, HAKİKAT (İsim):
    Gerçekte var olan veya olmuş olan şey; gerçeklik.

    a spune adevărul”
    → “gerçeği söylemek”
    → “to tell the truth”

  2. DOĞRU, GERÇEK (Ünlem/Zarf):
    Onaylama, katılma veya bir ifadenin doğruluğunu teyit etme ifadesi.

    “— Ești obosit? — Adevăr!”
    → “— Yorgun musun? — Doğru!/Evet!”
    → “— Are you tired? — True!”

  3. DOĞRULUK, DÜRÜSTLÜK:
    Yalan söylememe, dürüst olma erdemi.

    a iubi adevărul”
    → “gerçeği/doğruluğu sevmek”
    → “to love the truth”

KULLANIM FARKLILIKLARI / USAGE NUANCES

  • Adevăr” vs. “Realitate”: “Realitate” (gerçeklik), var olan her şeyin tamamını ifade eden daha geniş ve nesnel bir kavramdır. “Adevăr” ise daha çok bir ifadenin, inancın veya iddianın “realitate” ile uyumlu olma durumudur.

  • Adevăr” (ünlem) vs. “Da”: “Da” basit bir evet’tir. “Adevăr!” ünlemi ise karşınızdakinin söylediği şeye güçlü bir şekilde katıldığınızı, onun haklı veya doğru olduğunu vurgulamak için kullanılır.

  • Adevăr absolut” vs. “Adevăr relativ”: Felsefi bağlamda “mutlak gerçek” ile “göreli gerçek” arasındaki ayrımı ifade eder.

EŞ ANLAMLILAR & YAKIN ANLAMLILAR / SYNONYMS & RELATED WORDS
realitate → gerçeklik (reality)
certitudine → kesinlik (certainty)
exactitate → kesinlik, doğruluk (exactness)
corectitudine → doğruluk (correctness)
cinste → dürüstlük (honesty)
veridicitate → doğruluk, gerçeklik (veracity)

ZIT ANLAMLILAR / ANTONYMS
minciună → yalan (lie)
fals → yanlış, sahte (false)
iluzie → yanılsama (illusion)
invenție → uydurma (invention, fabrication)
aparență → görünüş, aldatıcı dış görünüş (appearance)
decepție → aldanma, yanılgı (deception)

ÖNEMLİ İFADELER VE KALIPLAR / IMPORTANT PHRASES & COLLOCATIONS
adevărul absolut → mutlak gerçek (absolute truth)
a spune adevărul → gerçeği söylemek (to tell the truth)
a afla adevărul → gerçeği öğrenmek (to find out the truth)
a ascunde adevărul → gerçeği gizlemek (to hide the truth)
de fapt → aslında, esasında (in fact, actually)
pe bune → cidden, gerçekten (slang for “for real”)
fiu sincer → dürüst olmak gerekirse (to be honest)
în realitate → gerçekte (in reality)
după adevăr → gerçeğe göre (according to the truth)
momentul adevărului → gerçeklik anı, sınav anı (the moment of truth)

KÖKEN BİLGİSİ / ETYMOLOGY
Adevăr” kelimesi, Latince “ad vērum” ifadesinden evrilmiştir. Bu ifade “gerçeğe doğru” veya “gerçeğe uygun olan” anlamına gelir. “Ad” ( -e, -a doğru) edatı ve “vērum” (gerçek, hakikat) kelimesinin birleşiminden oluşur. “Vērum” ise “doğru, gerçek” anlamındaki “vērus” kelimesinin nötr halidir. Bu kök, İtalyanca “vero”, Fransızca “vrai” ve İspanyolca “verdad” kelimeleriyle de akrabadır.

ÇEKİM / INFLECTION (Sayıya Göre)
Adevăr” nötr bir isim olduğu için, belirli artikeli “adevărul” şeklindedir. Çoğul hali düzensizdir.

Sayı Form Örnek Cümle (Türkçe) Örnek Cümle (Rumence)
Tekil un adevăr acı bir gerçek un adevăr dur
Çoğul adevăruri basit gerçekler adevăruri simple
Belirli Artikelli (Tekil) adevărul gerçek acıtır Adevărul doare
Belirli Artikelli (Çoğul) adevărurile gerçekler ortaya çıktı Adevărurile au ieșit la iveală

ÖRNEK CÜMLELER / EXAMPLE SENTENCES

“Spune-mi întregul adevăr!”
→ “Bana bütün gerçeği söyle!”
→ “Tell me the whole truth!”

“În adevăr, ai perfectă dreptate.”
→ “Gerçekten de, tamamen haklısın.”
→ “Indeed, you are absolutely right.”

“Adevărul este uneori dur de acceptat.”
→ “Gerçek kabul etmesi bazen zordur.”
→ “The truth is sometimes hard to accept.”

“— A plouat toată ziua. — Adevăr!”
→ “— Bütün gün yağmur yağdı. — Doğru!/Aynen!”
→ “— It rained all day. — True!”

“Lupta pentru adevăr a fost una lungă.”
→ “Gerçek için verilen mücadele uzun bir mücadeleydi.”
→ “The fight for the truth was a long one.”

« Back to Glossary Index